Aslan bir gün ormanda dolaşırken açlıktan kıvranan kurtla karşılaşmış.
- Ne bu halin diye sormuş. Kurt - Avlanacak birşey bulamadım, güçsüz düştüm demiş.
Aslan yardımcı olmak için - Gel seninle beraber ava gidelim demiş, çıkmışlar yola.
Ovada otlayan bir at görmüşler. Tepenin üstünde atı seyreden aslan, kurda dönüp sıra ile sormuş:
- Gözlerim çakmak çakmak oldu mu diye sormuş, kurt evet demiş. Peki tüylerim diken diken oldu mu?
- Evet, demiş kurt. - Arkam yusuf yusuf ediyor mu? "Evet" deyince aslan yıldırım gibi ata saldırmış ve yere devirmiş.
İki arkadaş, kendilerine güzel bir ziyafet çekmiş. Kurt biraz kendine gelmiş. Bir zaman sonra aynı kurt tilkiyle dolaşmaya çıkmış.
Karınları iyice acıkmış. Tam o sırada yaylada otlayan bir at görmüşler ve kurdun aklına aslanın avı gelince, tilkiye sormuş:
- Gözlerim çakmak çakmak oldu mu? - Yooo, demiş tilki. - Tüylerim diken diken oldu mu? -Hayır!
- Peki arkam yusuf yusuf ediyor mu? - Cık hayır, diyerek gördüğü gerçeği söylemiş tilki. Ama duyduklarına bozulmuş olan kurt,
evet desene diye hırlamış. Tilki bakmış ki pabuç pahalı, çaresiz evet demiş. Marifetin, tilkiden duyacağı "evet"lerde olduğunu sanan
kurt bir hışımla atın üzerine saldırmış. Saldırmış saldırmasına da, ömrünün en sıkı ve en güçlü çiftesini yemiş!.
Tilki, atın uçurup yere çaktığı ve pestil gibi önüne yığılmış olan kurdun başında ona uzun uzun bakmış ve demiş ki:
-Hah işte şimdi gözlerin çakmak çakmak, tüylerin diken diken oldu! Ve arkan da yusuf yusuf ediyor..