Faydalı veya ilginç paylaşımlar

Başlatan TwofuN, 10 Temmuz 2012, 20:14:16

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Coulers79

#260
Bana aksine kilo aldıran şeyler lazım en acilinden.

Coulers79

     Koşmanın faydaları nelerdir?
     Koşmak kişilerin sadece formda kalmasına ve mükemmel bir vücut yapısını elde etmesini sağlamaz. Aynı zamanda bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde, vücudun hastalıklardan korunmasına yardımcı olan, genel sağlık üzerinde olumlu etkileri olan bir aktivitedir. Bu konuda yapılan araştırmalara göre düzenli olarak koşu yapan yetişkinlerde erken yaşta ölüm, kansere yakalanma gibi önemli sağlık sorunlarının koşu yapmayanlara göre yarı yarıya az olduğu tespit edilmiştir. Koşu yapmanın zihin açtığı, dikkati ve konsantrasyonu artıran etki gösterdiği bilinir. Beyinde bulunan gri hücreler üzerindeki olumlu etkisiyle, hücre yenilenmesini sağlayacak bazı kimyasalların salgılanmasına yardımcı olmaktadır. Koşmanın zekayı arttıran etkisiyle ilgili Almanya'da bir araştırma yapılmış. 6 hafta süren bu araştırmada iki grup insanda, koşu yapanların zeka düzeyinde artış belirlenmiştir. Bu etkiyle kişilerde konsantrasyon yükselmesi ve görsel hafıza artmıştır. Koşu yapmak vücudun iskelet sistemini harekete geçiren bir aktivitedir. Düzenli olarak yapılan tempolu koşular, kişinin kemik kalitesini koruduğu gibi, osteoporoz riskini azaltır ve kilo vermeye yardımcı olur.
     Koşu yaparken daha fazla enerji ihtiyacı doğar. Bunun karşılanması için vücut depolardaki kalorilerini kullanır. Koşu sırasında kişiler 100 km de ortalama 100 kalori harcar. Koşunun normal hızda yapılması halinde bile, bisiklete binme, yüzme gibi sportif aktivitelerden daha fazla enerji harcanır. Koşma sırasında yakılan kalori dışında, koçmadan sonra da vücut enerji kaybetmeye devam eder. Bunun nedeni koşu sırasında vücuda alınan oksijenin fazla miktarda olmasındandır. Bu oksijen vücudun kalori yakma kapasitesini arttırır. Kişilerdeki metabolizma hızı, vücutlarının bir günde yaktığı kalori miktarına eşdeğerdir. Bu hızın artması demek, vücudun yaktığı kalori miktarının artması demektir. Koşma kalbi kuvvetlendirici etki yapar. Vücudun zindelik kazanmasını sağlayacak olan kalbin pompalaması düzenli olmalıdır. Gündüzleri normal olarak 100 bin defa atan kalp, aynı şekilde geceleri de atmaya devam eder. Bu derece yoğun çalışan sistemin rahatlaması gerekir. Düzenli şekilde yapılan koşma ile dinlenme sırasındaki nabız sayısı 75'ten 55'e kadar indirilebilir. Bu sayede kalbin tasarruf yapmasına yardımcı olursunuz. Bu tasarruf sayesinde kalbiniz sizlere daha uzun süre hizmet eder. Bunun yanı sıra obezite, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği gibi sorunlarla daha kolay mücadele edebilirsiniz.
     Formda kalmak için yapılan koşunun, hafif meyilli alanlarda yapılması daha faydalıdır. Kas gücünün artmasını sağlayarak, dayanıklılığı arttırır. Ayrıca stresin yenilmesini, pozitif bir ruh haline sahip olunmasını sağlamak için koşunun faydası çok büyüktür. Sinirsel bozukluk, korku ve heyecan gibi durumlardan sonra, vücuttaki stres hormonları gün içinde yakılır. Bu adrenalinin damarların iç çeperlerinde kertikler açıp, gözenekli bir hale getirmesinden kaynaklanır. Bu alanlarda yağ, kireç gibi artıklar birikir ve damarların tıkanması etkisi yaratır. Vücuttaki bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde, oksijen alımını arttırıcı hareketlerden faydalı olanı yoktur. Koşudan yarım saat sonra, kanda olan zararlı maddelerin yok olmasını sağlayan hücrelerde % 31 oranında artma olur. Böylece vücudun kanser hücreleriyle, bakteriler ve virüslerle mücadele şansı artar. Yapılan araştırmalarla düzenli koşu yapmanın uyku bozukluğunu giderdiği belirlenmiştir. Bu nedenle uykusuzluk çeken kişilerin, ilaçlardan destek almak yerine koşmayı tercih etmesi önerilmektedir. Koşarak 2 ay içinde düzenli bir uyku düzenine sahip olabilirsiniz. Koşunun kan şekerini düşürücü etkisi de vardır. İnsülin kanda bulunan şekeri kaslara gönderen ve yağların kalça bölgesinde toplanmasına yardımcı olan bir hormondur. Vücutta sıvı tutulmasına sebep olup, dokularda süngerimsi bir yapıya neden olur. İnsülin oranındaki düşme, ilerleyen yaşlarda ortaya çıkacak olan şeker hastalığı riskini azaltacaktır. Bunlardan korunmak için, ilaç yerine koşu yapmanın yararlı etkilerinden faydalanmak gerekir. Şeker hastalığı kontrol altına alınmadığında, organ hasarına neden olarak, yaşamın kısalmasına neden olan bir rahatsızlıktır.

Coulers79

#262
   Son 200 yıldır şeker tüketimi nasıl artmış?
İngiltere'de 1815'de 5 kg civarı olan kişi başına yıllık çay şekeri tüketimi 1970'de 50 kg'ın üzerine çıkmıştır.
1970-2000 yılları arasında ABD vatandaşları önceki yıllara oranla yılda 100 litre daha fazla şekerli meşrubat tüketmişlerdir.
Türkiye'deki durum da artık çok farklı değildir. Çocuğu ile büyüğü ile çılgınca şeker ve beyaz un kullanılmaktadır.
Özellikle şekerle beslenen kanser hücrelerini beslememek lazım.

Aşağıdaki tedbirlerle kanserlerin üçte ikisi önlenebilir;
* Un ve şekerden kaçınarak insülin direncini yenin.
* Hiçbir şekilde tatlandırıcı ve tatlandırıcı içeren 'light' hafif yiyecek ve içecek tüketmeyin.
* Katkı maddesi ilave edilmiş, paketlenmiş gıdaları yemeyin. Taş devri diyetini uygulayın.
* Bol taze sebze ve meyve yiyin.
* Yeterli omega-3 alın; ayçiçeği, mısır, soya, pamuk ve margarin gibi yağları diyetinizden çıkartın.
   Bunların yerine zeytinyağı ve doğal hayvani yağları (tereyağı, iç yağı ve kuyruk yağı)
* Kefir, yoğurt, turşu, sirke, nar ekşisi ve boza gibi probiyotiklerden (faydalı mikroplar) zengin gıdalarla beslenin.
* Özgür dolaşan hayvanların etini ve yumurtasını yiyin.
* Pastörize sütlerden mümkün olduğunca kaçının. Kutu sütü tüketmeyin. Mümkünse manda sütü kullanın.
   Süt yerine süt ürünlerini (yoğurt, peynir) tercih edin.
* Günde iki diş sarımsak ve/veya 1 baş kuru soğan tüketin.
* Günde 1-2 tatlı kaşığı zerdeçal tozu tüketin.
* Yeşil ve siyah çay tüketin (şekersiz!).
* Stresten uzak durun. İyi uyuyun. Alkol kullanmayın.
* Çevresel toksinlerden ve sigaradan uzak durun.
* D vitamini düzeylerinizi yükseltmek için dengeli bir şekilde güneşlenin.
   Ya da D vitamini takviyesi alın.
* Yeteri derecede egzersiz yapın!
* İşlenmiş soya ürünü yemeyin.
* Yemekleri geleneksel yöntemler (buğulama, buharda pişirme) ile pişirin. Turbo fırınlar da kullanılabilir.
* Hızlı pişirme yöntemleri (mikrodalga gibi) besin kayıplarına yol açar; ayrıca kanserojen olabilirler!
* Daha çok toprak (güveç), cam ya da kalaylı bakır kapları tercih edin.
   Emaye ve çelik tencere daha sonraki tercihlerdir.
* Teflon ve alüminyumu ise kesinlikle kullanmayın.

   Prof. Dr. Ahmet AYDIN
   İÜ Cerrahpaşa Tıp Fak.

ptcsite46

#263
Çok güzel bilgi teşekkür ederiz

Coulers79

Karda yürüyüp izini belli eden sanatkar.



[spoiler][/spoiler]

Coulers79


Coulers79

                              Soğanın  Faydaları

     

     Kokusundan ya da kesildiği zaman gözleri yaşartıyor oluşundan dolayı kimileri soğanı pek sevmezler. Ancak soğan sandığınızdan çok daha özel bir gıda olabilir. Tek başına bir ecza dolabı desek yanlış olmaz! Şimdi önyargılarınızı bir kenara bırakın ve soğanın gizemlerine kendinizi hazırlayın. Bir sepet soğanla üstesinden gelemeyeceğiniz rahatsızlık yok gibi.

     1 - Kulak uğultusuna, çınlamasına, ağrımasına son! Kulak, vücut için kritik bir organ. Neredeyse bütün dengemizi sağlayan bir organ. Ona bir zarar geldiğinde sıkıntı büyük oluyor. Kulakta yaşanan uğultu, çınlama ve ağrı gibi durumların acısını yaşayan bilir. Böyle bir durumda yapımlası gereken, soğanın cücüğünü ikiye bölüp kulaklara tıpa gibi koymaktır. Birkaç saat içerisinde soğan sıkıntı neyse inanılmaz şekilde tedavi edecektir.
     2 - Öksürüğe son! Bir türlü kesilmeyen öksürükleriniz mi var? Eczaneden aldığınız şuruplar bir işe yaramıyor mu? İhtiyacınız olan şey soğan suyu! Evet belki nefesiniz pek hoş kokmayacak ama sakızla, diş macunuyla o kokuyu bastırabilirseniz soğan suyu öksürüğünüzü kısa sürede bünyenizden söküp atacaktır.
     3 - Düşmeyen ateşe birebir: Ateşiniz düşmüyor ve o zalım fitil tedavisine karşı direniyor musunuz? O zaman yapmanız gereken şey soğanla ateşinizi söndürmek. Korkmayın soğanı fitil niyetine kullanmayacaksınız, çorabınızın içine ayak tabanınızla temas edecek şekilde koyacağınız soğan dilimleri mucizevi şekilde ateşinizi düşürecek.
     4 - Nezleyi unutun: Nezleniz bir türlü geçmiyor mu? Kendinize bir soğan partisi vermenizin zamanı gelmiş demektir. Çayınızın içinde bir adet dilimlenmiş soğanı kaynatıp için, yanında da tuzlu soğan halkaları yiyin. Vurun kafayı yatın, uyandığınızda kesinlikle daha iyi hissedeceksiniz.
     5 - Psikolojik destek: Bilinen bir gerçektir insanların belirli aralıklarla ağlaması gerekir. Bu hem göz sağlığı, hem de duygusal birikimlerin dışarıya atılması için gereklidir. Hatta olur olmadık saçma zamanlarda yok yere ağladığınızı görüp şaşırabilirsiniz. Bunların hepsi birikimden... Soğan kesildiği zaman ağlatıcı özelliğiyle kendinizi kötü hissettiğiniz zamanlarda sizi ağlatarak rahatlatır. Dalga geçmiyoruz, tavsiye edilen bir deşarj yöntemidir.
     6 - Deriye yama olarak soğan: Bazı bitkilerin insan vücudundaki yaralanmaları çok hızlı bir şekilde tedavi ettiği bilinen bir gerçek. Bunlar arasında Aloe Vera en etkili olanların başında geliyor. Ancak her evde, her markette Aloe Vera bulmak mümkün değil ve Aloe Vera çok da ucuz bir bitki değil. Fakat bu bitkinin muadili, hali hazırda evinizde duruyor olabilir! Soğanın iç çeperindeki zarlar Aloe Vera ile hemen hemen aynı özelliğe sahip! Yaralanmalarınızda, yanıtlarınızda bu zarları ayıklayıp hemen sıkıntılı noktanın üstüne koyun ve mucizeye şahit olun.
     7 - Cerrahi müdahelelerde soğan: İlginçtir soğan sadece gündelik yaralanmalarda değil, çok daha problemli yaralanmalarda hatta cerrahi operasyonlardan sonra kalan izlerin toparlanmasında da büyük bir alternatif tedavi konumunda. Yaralardan kalan izlerin kaybolmasını hızlandıran bir etkiye sahip olan soğanın bu konuda sihirli özelliklere sahip.
     8 - Enfeksiyona karşı soğan: Vücudunuzdaki bir yara enfeksiyon kaptıysa, hastaneye ulaşmadan önce sizi kurtaracak bir şeylere ihtiyacınız varsa bir miktar destekle soğan size bir ilaç olabilir. Bir dilim ekmeğin üstüne sütü kaynatıp dökün, üstüne bir soğan rendeleyin ve enfeksiyonlu yaranın üstüne bastırın. 2 saat kadar bu karışımın enfeksiyonlu alanla temasını kesmeyin. 2 saat sonra enfeksiyonu bu karışımla beraber vücudunuzdan çekebilirsiniz.
     9 - Güneş yanıkları için soğan birebir: Güneş yanıklarına genelde ülkemizde yoğurt sürerek çare buluyoruz. Ancak asıl tedavi soğanda. Yanıklarınızın üstüne soğan dilimleri koyun ve yanığın soğanın suyunu çektiğinden emin olun. Bunun üstüne bir yumurtanın akını sürerek tedavinizi sağlayabilirsiniz.
     10 - Arı ve sinek sokmaları için soğan: Ülkemize arı soktuğu zaman üstüne tezek sürmekten tükürmeye kadar pek çok çılgın tedavi yöntemi önerilir ancak asıl tedavi yine soğanda. Üstelik sadece arı değil, sivrisinek sokmalarında da bir hayli etkili bir yöntem. Hayır soğanı sürmeyeceksiniz. Evinizde yaz günleri sağda solda soğan kesip koyun bir kenarlara. Arılar ve sivrisinekler soğanın olduğu yerlere yaklaşmazlar. Arı sokmasına daha arı sokmadan savunmanızı almış olursunuz.

     Zararları  Nelerdir:
     Basur kanamalarını şiddetlendiren soğanı basur hastalığı olan kişilerin az tüketmesi önerilmektedir. Diğer yandan aşırı soğan tüketmek migren şikayetlerini şiddetlendirir ve baş ağrısına neden olabilir. Soğanda ve sarımsakta bulunan kükürt bileşikleri soğanın çok aşırı (günde 3-4 adet) tüketilmesi neticesinde zehitlenmeye benzer etkiler yaptığı da bilinmektedir. Soğanda bulunan difenilamin sülfonik asit ve kauçuk ham maddesi olarak bilinen lateks, midede sindirilmediği için tortu yapabilmektedir.

Coulers79

#267
www.youtube.com/watch?v=GSuaC9sBdRQ

   #Oksijen   #DoğalBesin  #?  *)   O2 tüpü & Yemek 


nicotine

çekilir mi  bu dünyanın kahrı 120 yıl yahuu

Coulers79

#269
 www.facebook.com/video.php?v=423897967806498

Zehir biriken organlarımızı nasıl anlarız, çözüm için neler yapmalıyız?