Gönderen Konu: Dünyayı değiştiren bilgeler  (Okunma sayısı 5750 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

23 Ekim 2015, 13:31:33Yanıtla #10

Çevrimdışı VoSToK

  • eTüccar Puanı: (6)
  • Acemi Üye
  • **
  • İleti: 468
  • Cinsiyet: Bay
  • Beğeni: +101
    • Coğrafya Bilimi
Ynt: Dünyayı değiştiren bilgeler
« Yanıtla #10 : 23 Ekim 2015, 13:31:33 »
0
Nikola amcayı Popular Science Türkiye Dergisinde anlatmışlardı. Agustos sayısındı heralde okumanızı tavsiye ederim.

Sponsor Linkleri
     

31 Ocak 2016, 06:35:00Yanıtla #11

Çevrimdışı Coulers79

  • eTüccar Puanı: (9)
  • Forum Müdavimi
  • *****
  • İleti: 6.538
  • Cinsiyet: Bay
  • Beğeni: +4269
Dünyayı değiştiren bilgeler
« Yanıtla #11 : 31 Ocak 2016, 06:35:00 »
+3
     Dede Korkut (str) (Korkut Ata)
     Oğuz Türklerinin eski destanlarında yüceltip kutsallaştırılmiş; bozkır hayatının geleneklerini ve törelerini çok iyi bilen, kabile teşkilatını koruyan yarı-efsanevi bir bilgedir ve Türkler'in en eski destanı olan Dede Korkut Kitabı'ndaki hikayelerin anlatıcısı ozandır. Sirderya havzasında tespit edilmiş halk anlatıları onu bir baksı (Şaman) olarak tanıtırken yazılı kaynaklarda hükümdarlara vezirlik, müşavirlik yapmış bir Müslüman Türk velisi olarak tanıtılmıştır. Kazak ve Kırgız bahşılarının piri olarak da tanınmaktadır. Bir söylenceye göre Kırgız şamanlarına kopuz çalmayı ve türkü söylemeyi öğretmiştir.
     Halk rivayetlerine göre aydın, berrak gözlü dev kızından dünyaya gelen Dede Korkut'un hayatı hakkında tarihi kaynaklardaki bilgiler birbirindn farklıdır. Korkut Ata'dan bahsedilen en eski tarihî kaynak İlhanlı veziri Reşidüddin'in Câmiü't tevârih'idir. Tabip Reşidüddin'in 1305 yılında bir heyetle yazdığı bu ünlü kitapta dört Oğuz hükümdarının çağdaşı olarak Korkut'tan bahsedilir. Bu esere göre Korkut, Bayat boyundan olup Kara Hoca'nın oğludur. Oğuz sülalesinin 9. hükümdarı İnal Sır Yavkuy zamanında ortaya çıkmış, 10. hükümdar Kayı İnal Han'ın ve ondan sonraki üç Oğuz hükümdarının müşavirliğini yapmıştır.
     Ebülgazi Bahadır Han'a göre 295 yıl, bir halk rivayetine göre 100 yıl yaşamış olan Dede Korkut'un ölümü hakkındaki rivayetler de çok çeşitlidir. Kazaklar arasında yaygın olan menkıbeye göre 20 yaşındayken rüyasında aklar giymiş bazı yaratıklar ona 40 yıl yaşayacağını haber vermiş, bunun üzerine Korkut ölümsüzlük istemeye karar vermiştir. Karşılık beklemeden hastalara yaptığı yardımlar Allah katında makbule geçmiş ve bir gün uykudayken tanrı ona, "Ölümü kendin arzu etmedikçe ölmeyeceksin" demiştir. Bir başka rivayete göre Korkut Ata uzun süre ölümden kaçmak istemiş ama nereye gitse "mezar arayan Korkut için" mezar kazan birilerini görmüştü. Sonunda 300 yaşlarında kendisi için kazılan mezarlardan birinin yanında ölmüştür. Dede Korkut'un ölümden kaçma çabası, Sümerler'de Gılgamış Destanı'nda Gılgamış'ın ölümsüzlüğe ulaşma uğraşları ile anlatılan ölümsüzlük arayışının bir uzantısı olarak düşünülebilir.
     Azerbaycan'da ve Anadolu'da Dede Korkut'a ait olduğu iddia edilen kimi mezarlar vardır. 1638 yılında Alman imparatorunun Moskova ve İran elçisi Adam Olearius, Dede Korkut'un Demirkapı - Derbend şehri yakınlarında "İmam Korkut" adlı bir İslam velisinin mezarını gördüğünü anlatmıştır. İran ve Dağıstan Tatarları arasındaki sınırı belirleyen küçük bir ırmağın kenarında bulunan mezar, kaya içine oyulmuş büyük bir mağara şeklinde olup tabutu dört tahtadan yapılmıştı. Olearius'un yerlilerden dinleyip aktardığı söylenceye göre kopuz çalıp şiirler söyleyen bu İslam velisi, peygamberin yakınlarındandı ve onun ölümünden sonra 300 yıl daha yaşamıştı. Putperest Lezgiller'i İslam'a davet için gittiği sırada öldürülmüştü.
     Evliya Çelebi Seyahatname'de, 1647'de Demir Kapu'da gördüğü ziyaretgâhın Dede Korkut'a ait olduğunu yazar. Olearius'un bahsettiği mezarı aramaya sonradan Rus doğubilimci Wilhelm Barthold da gitmiş fakat bulamamıştır. Mezarın zamanla kaybolduğu düşünülür. Evliye Çelebi 1655'te gördüğü Ahlat'tan bahsederken de "Ahlat'ta yatanlardan birisi de Korkut Han'dır şeklinde bahseder. Sirderya havzasında yaşayan Kırgız, Kazak, Karakalpak ve Türkmenler tarafından ziyaret edilen ve Korkut Ata'nın kabri olarak bilinen bir mezar daha vardır. Kalinski ile Kızılorda arasında Sirderya nehrinin Aral gölüne yakın bir yerinde sahilde bulunmaktadır.

12 Şubat 2016, 23:17:56Yanıtla #12

Çevrimdışı Coulers79

  • eTüccar Puanı: (9)
  • Forum Müdavimi
  • *****
  • İleti: 6.538
  • Cinsiyet: Bay
  • Beğeni: +4269
Dünyayı değiştiren bilgeler
« Yanıtla #12 : 12 Şubat 2016, 23:17:56 »
+4
     Albert Einstein 100 yıl önce yazmıştı, yerçekimsel dalgaların varlığı kanıtlandı.

     Bilim dünyasının merakla beklediği açıklama yapıldı: Einstein’ın 100 yıl önce ortaya attığı, uzayı ve zamanı büken yerçekimsel dalgaların varlığı kanıtlandı. Son 50 yılın en büyük keşiflerinden biri olarak nitelenen bu olay, bir bilim insanının deyimiyle “kainata yeni bir pencere açıyor.” ABD’deki California Teknoloji Enstitüsü, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) ve LIGO Bilimsel İşbirliği Kurumu’na bağlı bilim insanları, bugün Massachusetts eyaletindeki Washington şehrinde bir basın toplantısı düzenledi.

                             

     1) Albert Einstein’ın teorisi neydi, neden önemli?
     A.Einstein’ın çığır açan genel görelilik teorisine göre yerçekimi, maddenin varlığı nedeniyle uzay ve zamanın bükülmesi anlamına geliyor. Einstein 1916’da bu teorinin bir uzantısı olarak, yerçekimsel dalgaların varlığını savunmuştu. Ancak bugüne kadar bu dalgaların varlığına dair doğrudan bir kanıt bulunamamıştı.

     2) ABD’deki bilim insanları neyi araştırdı?
     ABD hükümetinin bağımsız bir kurumu olan Ulusal Bilim Vakfı, LIGO projesini başlattı. ABD’nin Louisiana ve Washington eyaletlerine iki dev lazer dedektörü kuruldu. Bilim insanları bu aygıtlarla Dünya’ya 1.3 milyar ışık yılı uzaklıktaki iki kara deliği mercek altına aldı.

     3) Gözlemler sonucunda ne bulundu?
     Son derece yoğun nesneler olan, Güneş’in yaklaşık 30 katı büyüklüğündeki bu karadelikler, birbiri etrafında dönüp çarpışmıştı. Bu çarpışmanın bir sonucu olan yerçekimsel dalgalar, ABD’deki dedektörler tarafından ilk kez 14 Eylül’de saptandı. Son aylarda süren ek çalışmaların ardından bugün bu keşif ilk kez dünyaya duyuruldu.

     4) Bu dalgalar neden 100 yıl önce tespit edilemedi?
     Yerçekimsel dalgaları tespit etmek için bir protondan 10 bin kat küçük bir hassasiyete sahip 4 kilometrelik lazer ışınları gerekliydi. LIGO projesiyle bu aygıta ilk kez sahip olundu. Bu dalgalar geçmişteki teleskoplarla “görülemezdi.”

     5) Yerçekimsel dalga nasıl bir şey?
     Yerçekimi, ışık gibi dalgalar halinde ilerliyor, ama ışığın aksine radyasyon yaymak yerine, uzayın kendisinde dalgalanmalar yaratıyor. LIGO lazer dedektörleri, ışık hızında ilerleyen bu dalgaların ses sinyaline dönüştürülüp kaydedilmesine imkan sağladı. Reuters’a konuşan MIT bilimadamı Matthew Evans, “Karadelikten yayılan ve Dünya’ya gelen sinyalleri hoparlöre bağladık. 'Vuup' sesini duyduk” diyor.

     6) Peki bu keşif ne işe yarayacak?
     Belki yarın televizyon veya cep telefonu gibi hayatımızı kolaylaştıracak bir icada dönüşmese de bu keşif bilimde tam bir çığır. Çünkü kainatla ilgili tüm bilgilerimiz ışık, radyo dalgaları, X, gamma ve kızılötesi ışınlar gibi elektromanyetik dalgalardan oluşuyor. Bu dalgaların hepsi evrende ilerlerken kesintiye uğrayabildiğinden, 'uzayın hikayesini' şimdiye kadar hep parça parça ve eksik öğrenebiliyorduk.

     Yerçekimsel dalgaların saptanması sayesinde artık astronominin elinde yeni ve çok önemli bir araç var. Bu sayede “kainatın hikayesini” çok daha iyi öğrenebiliriz. Kainatın ilk dönemine ait hiç bilmediğimiz verilere ulaşabilir, esrarını koruyan karadelikleri ve nötron yıldızlarını daha iyi anlayabiliriz. Penn Üniversitesi’nden Abhay Ashtekar’a göre “Bu gerçekten, gerçekten heyecan verici bir olay. Kainata yeni bir pencere açılıyor”.

15 Ekim 2018, 18:04:45Yanıtla #13

Çevrimdışı kasaevren

  • eTüccar Puanı: (0)
  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 23
  • Cinsiyet: Bay
  • Beğeni: +1
Ynt: Dünyayı değiştiren bilgeler
« Yanıtla #13 : 15 Ekim 2018, 18:04:45 »
0
 Paylaşım için teşekkürler.

03 Ekim 2020, 12:06:01Yanıtla #14

Çevrimdışı Coulers79

  • eTüccar Puanı: (9)
  • Forum Müdavimi
  • *****
  • İleti: 6.538
  • Cinsiyet: Bay
  • Beğeni: +4269
Filozoflar - Platon
« Yanıtla #14 : 03 Ekim 2020, 12:06:01 »
+3

25 Aralık 2023, 00:38:21Yanıtla #15

Çevrimdışı Coulers79

  • eTüccar Puanı: (9)
  • Forum Müdavimi
  • *****
  • İleti: 6.538
  • Cinsiyet: Bay
  • Beğeni: +4269
Dünyayı değiştiren bilgeler
« Yanıtla #15 : 25 Aralık 2023, 00:38:21 »
+2
Leonardo Da Vinci (1452 – 1519)



Çocukluğu
15.yüzyıl İtalya’sı Boticelli, Massacio gibi pek çok ressamın evi oldu. Ancak aralarından biri ressamlığın tüm sınırlarını aşarak kendini dünyaya bir dahi olarak tanıtmayı başardı. Müthiş zekası ve yoğun çalışma arzusuyla kendinden önceki ve sonraki pek çok ressam ve bilim adamını gölgede bıraktı. O Leonardo da Vinci'ydi.
Çocukluk yıllarından meraklı ve hevesli olan Leonardo da Vinci aslında hiçbir şeye tam eğilim göstermemiş, her şeyle biraz ilgilenmiş ve hevesi hemen geçmişti. Bu yüzden neye yöneleceğini bilememişti. Okulun ilk yıllarında zamanının en ünlü matematik hocası olan Benedetto Dell’Abaco ile tartışmaya girmişti. Bu tartışma ilerde hazırlayacağı ”İlahi Tenasüp” isimli eserin temeli oldu. Matematik ve Geometriyi sıkı şekilde benimseyen Leonardo, özellikle geometriyi resimlerinin temeli olarak belirledi.
Bir süre müziğe heveslenen Leonardo da Vinci, çeşitli sazları çalmayı da öğrenmiş hatta güzel sesiyle Milano’da Sforza’ların sarayında kendisini dinleyenleri etkilemiştir. Ancak onun kaderini etkileyen olay sesiyle değil resme olan yeteneğiyle olmuştur. Babası bir gün Leonardo’nun birkaç çalışmasını alarak dönemin ünlü ressamlarından Verocchio’nun yanına gitmiş. Donatello’nun öğrenciliğini yapmış olan usta Verocchio resimleri görünce şaşırmış ve büyülenmişti. Leonardo da Vinci’nin babası Piero’ya çocuğunu kendisine göndermesini istedi. Leo burada 4 yıl çıraklık yaptı. Her gün akşama kadar resim yapan Leonardo da vinci akşam evine gittiğinde diğer bilim dallarıyla uğraşıyordu. Matematiği, geometriyi, fiziği ve felsefeyi öğreniyordu. Sonunda bir gün eğitimini tamamladığına karar verdi ve bağımsızlığını ilan etti.

Gençliği
Yıllarca çalışmalar yaptı, eskizler çizdi. Birkaç dükün yarım kalmış portrelerini çizdi. Leonardo’nun ününden Milano Dükü Sforza’nın da haberi olmuştu. Daha sonra kendisini saray hizmetine çağırdı. Da Vinci, Düke bir mektup yazarak kendi vasıflarını yazdı. Bu mektup Leonardo da Vinci’nin ne kadar kapsamlı ve çok yönlü bir deha olduğunun belgesidir. 10 maddelik bu mektupta iyi bir fizikçi olduğunu, resim ve geometriyle ilgilendiğini yazmıştır. Müzik eğitiminden ve yeteneğindense bu mektupta hiç bahsetmemiştir. Sonunda ise Sforza onu işe almıştır ancak bir çalgıcı olarak. Önce ud ardından kendi yaptığı bir müzik aletiyle dinleyenleri büyüleyen Leonardo da Vinci, müzik alanında da bir yeniliğe imza atmış olur. Sonunda Sforza onun dilediği her konuda çalışmasını istedi. Ardından sarayda pek çok konuda hizmet verdi ve en çok da resim dalında güzel örnekler verdi.
Leonardo da Vinci’nin anatomi merakı ve araştırmaları ise Marcantonio Della Torre ile tanışmasıyla başlamıştır. Della Torre zamanın en ünlü anatomi hocasıydı ve onunla birlikte ”İnsan Anatomisi” kitabını hazırladılar. Leonardo’nun bu kitap için çizdiği eskizler tıp tarihinin ilk ve en güzel örneklerini oluştururlar. Kadın ve erkek iskeletlerini, sinirleri, kasları ve organları mükemmel şekilde çizmiştir. Ayrıca sağdan sola doğru bir takım tuhaf yazılar yazmıştır. Leonardo da Vinci solaktır ve sol eliyle yazdığı bu acayip yazıları okumak için ayna tutmak gerekir. Aslında her iki elini de eşit derecede ve mükemmel kullandığı bir gerçektir.
Daha sonra Da Vinci, Fransız işgali altında bulunan Milano’da Giocomo Salai adında 10 yaşında bir çocukla tanıştı. Sarı ve lüle saçlarıyla sevimli bir çocuk olmasına rağmen oldukça kötü huylu bir sokak çocuğuydu. Buna rağmen Leonardo, Salai’yi yanına çırak olarak almış ve zamanla çocuğu çok benimsemişti. 20 yıl boyunca bu çocuğu yanından ayırmadı ve bildiği her şeyi ona öğretti. Sonra Salai ünlü bir ressam oldu. Leonardo da Vinci 1502 yılında yeniden doğduğu şehir olan Floransa’ya geldi ve burada sanat tarihinin en ünlü eserlerinden biri olan Mona Lisa’yı yaptı. Francesco Del Giocondo adında bir kişi Leonardo’dan karısı Mona Lisa’nın tablosunu yapmasını rica etti. Leonardo da Vinci bu eserle tam 4 yıl uğraştı. Sonunda bu başyapıt ortaya çıktı. Orta Çağın mistik atmosferini oluşturan sfumato tekniği ve Yunan tanrıçalarının ilahi güzelliğini taşıyan bir yüz bu eserin en önemli iki unsurudur. Eserin renklerinde ise hocası Veracchio’nun etkileri rahatlıkla görülmektedir. Bugün Paris Louvre Müzesi’nde sergilenen eserin bir ara çalınması popülerliğinin tavan yapmasına büyük etki etmiştir.
İlerleyen yıllarda pek çok çalışmaya imza attı. Yeni resimler yapmanın yanında yeni buluşlar yapıyordu. Son Akşam Yemeği, Üçlü Anna Grubu gibi pek çok önemli şaheseri de sanat tarihine armağan etti.