Amatör ligde top oynuyordum. Kulübün eski hocalarından biri geldi. Normalde ilk 11 oyuncusuydum. Hiç sebepsiz yere kadro dışı bırakıldım. Hocanın gelmediği birkaç maçta oynadım sadece. Yöneticiler hocaya karışmazlardı ama keşke başka hoca olsaydı derlerdi. Antrenör beni tanımıyordu, sadece tanıdığı benden eski oyuncuları ve genç oyuncuları oynatıyordu. Ben forvettim yerime genç bir çocuk oynuyordu. Topa vurmada henüz eksikleri vardı. Ara sıra boş kaleye kaçırdığı goller oluyordu. Bazı kaçırdığı pozisyonlarda abi sen olsan atardın diyordu. Henüz bırakın golü, kaleyi tutan vuruşu yoktu ama her maç banko oynuyordu. Bu arada kadro dışıyım ama antrenmanları kaçırmıyorum, yeni de bir ayakkabı almıştım. Yöneticilerle konuşuyoruz niye oynatmıyor diye 'valla biz senden memnunuz ama hoca değil heralde' diyorlardı.
Yeni ayakkabımı doğru düzgün giymek nasip olmadı. Sürekli 'bu kadar emeğe yazık be, ayakkabım bile o kadar antrenmanlı ki sahaya çıksa gol atar' diyordum. Bu laflar üzerine birgün bu genç arkadaşa ayakkabı lazım oldu bende verdim. 'Ayakkabım uğurlu gelir ve belkide ilk golünü bu maç atabilirsin' dedim.
O maç ilk kaleyi tutan şutunu ve ilk golünü attı. Bu takımın en zayıf halkası arkadaşın, ayakkabımla çıktığı maçlarda vurduğu gol olmaya başladı. (Incredible, unbelievable, amazing!
Can you believe it?) Bir anda gol krallığında yarışmaya başladı hatta başka bir takımla transfer için anlaştı. Takımda havası arttı, haftalar geçti arada istedim vermiyor 'lazım olursa alırsın abi' diyor, e oynamadığım için lazımda olmuyor. Neyse ayakkabının görevi bitti, eskidi geri aldım ve herşey normale döndü. Ayakkabımla onlarca gol atan arkadaş sezon bitene kadar bir gol ya attı ya atamadı. Kader bir gencin ortaya çıkmasına vesile oldurdu diyebiliriz, ayakkabı ve yol parası bana geçti yalnız.
Amatörde torpil olur mu valla oluyor. İlk başladığım sene gencim daha, kadroya bile giremiyorum nerdeyse. İlk maçıma yedekten girerek çıktım. İlk golümü attım ve maçı kazandırdım. Arkadaşlar 'ooo hadi formayı kaptın, artık ilk 11'sin' diyorlardı. Bende içime doğmuş gibi belli olmaz, en kötü yine yedekten girerim diyordum. Ertesi hafta ne oldu dersiniz, kadro dışı
bunu ben dahil kimse beklemiyordu. Formaya hasret kaldık. Son maç aynı takıma karşı oynuyorduk, bu kez iddiaları da yoktu ve daha güçsüzlerdi. Yenersek şampiyonduk yenemedik. Oysa ben çok formdaydım fakat tribündeydim. O sezon yerime oynayan arkadaşlar iki-üç gol atarak 2.lige transfer oldular.
Birgün mahalledeki uzun boylu, yabancı ve basketbolcu arkadaşlarla basket oynuyoruz. Kısa boylu ama hızlıyım, kafa kafaya maç yapıyoruz. O gün çoğu ribaundu ben aldım. Ertesi gün futbol maçım vardı. Maçtan önce arkadaşlara uzun boylu basketçi arkadaşlardan aldığım ribaundları anlattım. İnşallah maçta elim topa gitmez dedim. Biri haksız karar olsada iki elle oynama, iki sarı kart sonucu kırmızı kart görmüştüm. Elim istemsiz havalanıyordu, sonra sen gel top çarp hayda yine kadro dışı.