Gönderen Konu: Hikayeler  (Okunma sayısı 38646 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

15 Şubat 2014, 14:31:04Yanıtla #20

Çevrimdışı Coulers79

  • eTüccar Puanı: (9)
  • Forum Müdavimi
  • *****
  • İleti: 6.538
  • Cinsiyet: Bay
  • Beğeni: +4269
Ynt: Hikayeler
« Yanıtla #20 : 15 Şubat 2014, 14:31:04 »
+3
   ÖNYARGI
   Uzaklarda bir köyde, kocası, çocuğu doğmadan ölmüş, tek başına yaşayan hamile bir kadın varmış. Kendisine arkadaş olur diye dağda yaralı olarak bulduğu bir gelinciği evinde beslemeye başlar. Gelincik kadının yanından bir an bile ayrılmaz. Her ne kadar evcil bir hayvan olmasa da, oldukça uysallaşmıştır. Bir kaç ay sonra kadının çocuğu doğar. Tek başına tüm zorluklara göğüs germek ve yavrusuna bakmak zorundadır.
   Günler geçer ve kadın bir gün kısa bir süre evden ayrılmak ve yavrusunu evde bırakmak zorunda kalır. Gelincikle bebek evde yalnız kalmışlardır. Aradan biraz zaman geçince ve anne eve gelir. Gelinciği ve kanlı ağzını görür. Anne çıldırmışcasına gelinciğe saldırır ve oracıkta öldürür hayvanı. Tam o sırada içerdeki odadan bebek sesi duyulur. Odaya giren anne, beşiğin içindeki bebeği ve bebeğin yanında duran parçalanmış bir yılanı görür.
   Einstein'in söylediği düşünülen bir söz var: "insanlardaki önyargıyı parçalamak benim atomu parçalamamdan çok daha zor"

Sponsor Linkleri
     

15 Şubat 2014, 14:41:48Yanıtla #21

Çevrimdışı Coulers79

  • eTüccar Puanı: (9)
  • Forum Müdavimi
  • *****
  • İleti: 6.538
  • Cinsiyet: Bay
  • Beğeni: +4269
Hikayeler
« Yanıtla #21 : 15 Şubat 2014, 14:41:48 »
+3
   HAYIR ve ŞER GİZLİDİR
   Bir zamanlar Afrika'daki bir ülkede hüküm süren bir kral vardı. Kral, daha çocukluğundan itibaren arkadaş olduğu, birlikte büyüdüğü bir dostunu hiç yanından ayırmazdı. Nereye gitse onu da beraberinde götürürdü. Kralın bu arkadaşının ise değişik bir huyu vardı. İster kendi başına gelsin ister başkasının, ister iyi olsun ister kötü, her olay karşısında hep aynı şeyi söylerdi: "Bunda da bir hayır var!"
   Bir gün kralla arkadaşı birlikte ava çıktılar. Kralın arkadaşı tüfekleri dolduruyor, krala veriyor, kral da ateş ediyordu. Arkadaşı muhtemelen tüfeklerden birini doldururken bir yanlışlık yaptı ve kral ateş ederken tüfeği geriye doğru patladı ve kralın baş parmağı koptu. Durumu gören arkadaşı her zamanki her zamanki sözünü söyledi: "Bunda da bir hayır var!" Kral acı ve öfkeyle bağırdı: "Bunda hayır filan yok! Görmüyor musun, parmağım koptu?" Ve sonra da kızgınlığı geçmediği için arkadaşını zindana attırdı.
   Bir yıl kadar sonra, kral insan yiyen kabilelerin yaşadığı ve aslında uzak durması gereken bir bölgede birkaç adamıyla birlikte avlanıyordu. Yamyamlar onları ele geçirdiler ve köylerine götürdüler. Ellerini, ayaklarını bağladılar ve köyün meydanına odun yığdılar. Sonra da odunların ortasına diktikleri direklere bağladılar. Tam odunları tutuşturmaya geliyorlardı ki, kralın başparmağının olmadığını farkettiler. Bu kabile, batıl inançları nedeniyle uzuvlarından biri eksik olan insanları yemiyordu. Böyle bir insanı yedikleri takdirde başlarına kötü olaylar geleceğine inanıyorlardı. Bu korkuyla, kralı çözdüler ve salıverdiler. Diğer adamları ise pişirip yediler.
   Sarayına döndüğünde, kurtuluşunun kopuk parmağı sayesinde gerçekleştiğini anlayan kral, onca yıllık arkadaşına reva gördüğü muameleden dolayı pişman oldu. Hemen zindana koştu ve zindandan çıkardığı arkadaşına başından geçenleri bir bir anlattı. "Haklıymışsın!" dedi. "Parmağımın kopmasında gerçekten de bir hayır varmış. İşte bu yüzden, seni bu kadar uzun süre zindanda tuttuğum için özür diliyorum. Yaptığım çok haksız ve kötü birşeydi." "Hayır" diye karşılık verdi arkadaşı. "Bunda da bir hayır var."
"Ne diyorsun Allah aşkına?" diye hayretle bağırdı kral. "Bir arkadaşımı bir yıl boyunca zindanda tutmanın neresinde hayır olabilir."
"Düşünsene, ben zindanda olmasaydım, seninle birlikte avda olurdum, değil mi?" Ve sonrasını düşünsene?
« Son Düzenleme: 06 Eylül 2018, 02:05:35 Gönderen: Coulers79 »

15 Şubat 2014, 14:48:35Yanıtla #22

Çevrimdışı Coulers79

  • eTüccar Puanı: (9)
  • Forum Müdavimi
  • *****
  • İleti: 6.538
  • Cinsiyet: Bay
  • Beğeni: +4269
Ynt: Hikayeler
« Yanıtla #22 : 15 Şubat 2014, 14:48:35 »
+3
   BİR GÜLÜCÜK
   Küçük kız, evlerinin önünde sek sek oynarken önünden geçen hüzünlü bir yabancıya gülümsemiş. Bu gülümseme adamın kendisini daha iyi hissetmesine sebep olmuş. Bu ruh hali içinde yakın geçmişte kendisine yardım eden bir dosta teşekkür etmediğini hatırlamış. Hemen bir not yazmış ve yollamış. Arkadaşı bu teşekkürden o kadar keyiflenmiş ki, her öğlen yemek yediği lokantadaki garson kıza yüklü bir bahşiş bırakmış.
   Garson kız hayatında ilk defa böyle bir bahşiş alıyormuş. Akşam eve giderken, kazandığı paranın bir parçasını her zaman köşe başında oturan fakir adamın şapkasına bırakmış. Adam öylesine minnettar olmuş ki... Çünkü iki gündür boğazından aşağıya bir lokma geçmemişti. Karnını doyurduktan sonra, bir apartman bodrumundaki odasının yolunu ıslık çalarak tutmuş. Öyle neşeliymiş ki, bir saçak altındaki köpek yavrusunu görünce, kucağına alıvermiş.
   Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için çok mutluymuş. Sıcak odada gece boyunca koşturmuş durmuş. Gece yarısından sonra apartmanı dumanlar sarmış. Bir yangın başlıyormuş çünkü… Dumanı koklayan köpek öyle bir havlamaya başlamış ki, önce fakir adam uyandırmış, sonra da bütün apartman halkını... Anneler, babalar dumandan boğulmak üzere olan yavrularını kucaklayıp, ölümden kurtarmışlar... Bütün bunların hepsi, beş kuruşluk bile maliyeti olmayan bir tebessümün sonucuymuş.

15 Şubat 2014, 18:28:23Yanıtla #23

Çevrimdışı ElisaMcCline

  • Yönetici
  • eTüccar Puanı: (66)
  • Forum Müdavimi
  • *****
  • İleti: 35.761
  • Gargamel
  • Beğeni: +12634
Ynt: Hikayeler
« Yanıtla #23 : 15 Şubat 2014, 18:28:23 »
0
Güzel Hikayeler :y

De biraz yavaş gel yahu.. hepsini dizme böyle tek seferde :)

15 Şubat 2014, 18:45:40Yanıtla #24

Çevrimdışı Coulers79

  • eTüccar Puanı: (9)
  • Forum Müdavimi
  • *****
  • İleti: 6.538
  • Cinsiyet: Bay
  • Beğeni: +4269
Ynt: Hikayeler
« Yanıtla #24 : 15 Şubat 2014, 18:45:40 »
0
İkiye böleydim iyiydi, e-mailim olmayaydı iyiydi.  :D  Ön yargıya dikkat, hayata gülümseyin. Elbet vardır bunda da bir hayır.  :))

15 Şubat 2014, 18:50:17Yanıtla #25

Çevrimdışı fkork

  • eTüccar Puanı: (2)
  • Kıdemli Üye
  • ****
  • İleti: 1.854
  • Cinsiyet: Bay
  • es-subhu beda min tal'atihi....
  • Beğeni: +410
    • fuat hocanın yeri
Ynt: Hikayeler
« Yanıtla #25 : 15 Şubat 2014, 18:50:17 »
+1
hayata gülümseyin. Elbet vardır bunda da bir hayır.  :))

 :y
« Son Düzenleme: 15 Şubat 2014, 18:50:31 Gönderen: fkork »

05 Mart 2014, 00:41:32Yanıtla #26

Çevrimdışı illisionist

  • eTüccar Puanı: (19)
  • Forum Müdavimi
  • *****
  • İleti: 2.919
  • Cinsiyet: Bay
  • Beğeni: +1779
Ynt: Hikayeler
« Yanıtla #26 : 05 Mart 2014, 00:41:32 »
+7
Harika Bir Öykü..

Onu Da Sen Ağırla.

Günahkâr bir adamdı, ayık gezmezdi. Bütün bir köy halkı yaka silkiyordu adamdan, ' ölse de, kurtulsak ' diyorlardı.

Bir karısı vardı bu adamın, bir de kendisi. Hiç çocukları olmamıştı. Köy halkı böyle bir adamın zürriyetinin olmadığına memnundu. Kadın ise, adamın haline üzülse de ses çıkarmazdı, çıkaramazdı.

Otuz yıldır evliydiler, döverdi, kızardı, her gün biriyle kavga ederdi. Ama kocasıydı işte, evinin erkeği idi.

Adam iyice yaşlanmıştı artık. Öksürük nöbetleri uykusunu bölüyor, iki basamak merdiven çıksa nefes nefese kalıyordu, titreyen elleriyle sigarasını zor sarıyordu.

İyice zayıflamıştı, zaten kısacık olan boyuyla bir çocuk gibi kalmıştı. Kadıncağız ellerini açıp dualar ediyor,
' ahir ömründe olsun şu adamın hali biraz düzelsin ' diye yalvarıyordu Allah' a...

Adam bir sabah evden çıktı, fakat ertesi sabah oldu, dönmedi. Tan yeri ağarırken kadın aramaya çıktı kocasını. Kim bilir yine nerde sızıp kalmıştı!

Köyün üst tarafındaki çeşmenin başına gitti önce, orada içerdi adam, bulamadı. Yakındaki tarlaları aradı, köyün dört bi yanına baktı, yoktu.

Eve gelmiştir belki diye koşarak geri geldi, hayır, dönmemişti. Güneş inmek üzereydi, bir acele abdest aldı, namaz durdu.

Duası bitmek üzereydi ki, kapının çalındığını duydu.

Kocasıydı gelen. Adamın yüzü sapsarı kesilmişti. Öksürüyordu, eliyle göğsünü işaret ediyordu. Kadın koluna girdi kocasının, güç-bela sedire kadar taşıdı.

Uzandı adam, karısının yüzüne baktı, ağlıyordu. Doğrulmak ister gibi yaptı, hakkını helal et diyecekti, lafının sonunu getiremedi, başı yastığa düştü, ölmüştü...

Kadıncağız kocasının başında epey bir ağlayıp feryat etti. Biraz kendine gelince gözlerini sildi, yemenisini bağladı.

Kalktı, imamın evine gitti.

- Hocam... Diyebildi hıçkırarak, bizimkisi...

Söyleyemiyordu, ama İmam Efendi durumu anlamıştı. Kadının yüzüne baktı, köylü ne der diye düşündü, bocaladı.

- O mendebur bir kez bile caminin kapısından içeri girmedi, kaldırmam onun cenazesini, deyip kapıyı kapadı.

Kahroldu kadın. Nereye gitsem, ne yapsam diye düşündü. Kimseleri yoktu ki, çaresiz eve döndü.

Yıkadı kocasını, sandıktan çıkardığı beyaz bir çarşafa sardı, omuzuna aldı, mezarlığın yolunu tuttu.

Caminin köşesinden dönerken, muhtar ve köylülerin kendisine doğru gelmekte olduğunu gördü.

Bir kez daha düğümlendi boğazı, cenazesi omuzundan kayarken, dizlerinin üzerine çöktü, ellerini yüzüne kapatıp ağlamaya başladı.

Hışımla yaklaştı muhtar:

- Onu nereye götürüyorsun, dedi, mezarlığa götüreyim deme sakın! Sağlığında biz çektik, bir de ölülerimiz çekmesin o herifin elinden...

Kadın gözlerini çarşafın üzerine dikmiş, öylece duruyordu. Birden bağırmaya başladı, delirmiş gibiydi sanki, Kalabalık yanından korkuyla uzaklaşırken, cenazesini tekrar yüklendi, köyün dışına doğru yürümeye başladı.

Kan ter içinde kalmıştı kadın, artık adım atacak hali yoktu. Kendi kendine;

- Şuracığa gömeyim adamımı, dedi, kimseler rahatsız olmaz burada...

Tam o anda bir ayak sesi duydu, irkildi, bir çobandı gelen. Kadıncağız her şeyi olduğu gibi anlattı. Üzüldü çoban, gözleri doldu.

- Dert etme, dedi, ben yardım ederim sana.

Bir çukur kazıp cenazeyi gömdüler. Çoban başucunda durdu mezarın, ellerini açtı, dua etti.

Birkaç çiçek buldu kadın, toprağın üstüne serpti. Çobana dualar ederek evine döndü.

Yorulmuştu.

Camın kenarına oturup uzaklara daldı. Uyuyup kaldı oracıkta.

Ertesi sabah imamın kapısını telaşla çaldı muhtar. Bir yandan tokmağı vuruyor, bir yandan da ' İmam Efendi, İmam Efendi...' diye bağırıyordu. İmam korkuyla açtı kapıyı.

- Bir rüya gördüm, dedi muhtar, hocam o berduş, o serseri adam Cennet' teydi. Bana gülüyor, hakkım sana bile helal olsun diyordu.

Rüyayı duyan imamın benzi attı, kendisi de hemen hemen aynı rüyayı görmüştü.

' Gel hele, içeri gel...' demeye kalmadı ki, köyün delisini gördüler.

Koşarak geliyor, bir yandan da bağırıyordu:

- Demedim mi ben, demedim mi size, rüyamda gördüm, rüyamda...

Birkaç köylü daha benzer rüyalar gördüğünü söyleyince, kadının yanına gitmeye karar verdiler. Özür dileyecek, kendilerini affettirmeye çalışacak, bu arada işin aslını öğreneceklerdi. Bir şeyler olmuştu ama neydi?

Eve vardıklarında kapıyı açan kadın şaşkındı. Kapıyı yüzlerine kapatacak oldu, yapamadı. Gelenler olan biteni anlatıp özür diledi, cenazeyi nereye defnettiğini, neler olduğunu sordular.

Kadıncağız her şeyi anlattı, can kulağı ile dinlediler ve çobanı bulmaya karar verdiler.

Bir yandan yürüyor bir yandan da aralarında konuşuyorlardı; ' bu çoban bir evliyaydı herhalde, belki de Hızır' dı, aslında ölen adam da o kadar kötü bir adam değidi.'

Tarif edilen yere geldiklerinde çoban koyunlarını otlatıyordu. Gelenleri görünce ayağa kalktı, ' hayırdır inşaallah ' dedi. Oturdu, onlara süt ikram etti, konuşmaya başladılar.

Çoban söylenenlerden hiç bir şey anlamamıştı, cenazeyi nasıl defnettiklerini anlattı.

- Ben bir garip kulum, dedi; cenazeyi defnettik, başucunda oturup dua ettim sadece, hepsi bu...

Merakla nasıl bir dua ettiğini sordular, çoban da söyledi;

- Allah' ım, ben dağda koyunlarımı otlatırken kulların gelir yanıma, selam verirler. Senin selamınla gelen senin misafirindir der, ağırlarım. Süt ikram eder, azığımı paylaşırım.

Şimdi de ben sana bir misafir yolluyorum, onu da sen ağırla...
"Akıllı kimdir? Herkesten öğrenen. Kuvvetli kimdir? Hırslarını yenen. Zengin kimdir? Halinden memnun olan."

05 Mart 2014, 10:30:35Yanıtla #27

Çevrimdışı ikose

  • Genel Moderatör
  • eTüccar Puanı: (61)
  • Forum Müdavimi
  • *****
  • İleti: 19.141
  • Cinsiyet: Bayan
  • Beğeni: +7759
Ynt: Hikayeler
« Yanıtla #27 : 05 Mart 2014, 10:30:35 »
0
Teşekkür etmeden geçmek istemedim  (a) Eline sağlık :)

05 Mart 2014, 17:47:56Yanıtla #28

Çevrimdışı universitely76

  • eTüccar Puanı: (21)
  • Forum Müdavimi
  • *****
  • İleti: 3.398
  • Cinsiyet: Bay
  • Beğeni: +997
Ynt: Hikayeler
« Yanıtla #28 : 05 Mart 2014, 17:47:56 »
0
Çok güzeldi, beğendim.. Paylaşım için teşekkürler illisionist :)
Şu sıra imzasız'ım...

06 Mart 2014, 00:01:30Yanıtla #29

Çevrimdışı ElisaMcCline

  • Yönetici
  • eTüccar Puanı: (66)
  • Forum Müdavimi
  • *****
  • İleti: 35.761
  • Gargamel
  • Beğeni: +12634
Ynt: Hikayeler
« Yanıtla #29 : 06 Mart 2014, 00:01:30 »
0
Harika Bir Öykü..

:y
Güzelmiş, eline sağlık :)