Gönderen Konu: Şiirleriniz ve Şiir önerileriniz  (Okunma sayısı 48258 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

25 Aralık 2013, 00:13:30Yanıtla #60

Çevrimdışı FilmsizKalma

  • eTüccar Puanı: (14)
  • Forum Müdavimi
  • *****
  • İleti: 7.492
  • Cinsiyet: Bay
  • Beğeni: +2019
Ynt: Şiirleriniz ve Şiir önerileriniz
« Yanıtla #60 : 25 Aralık 2013, 00:13:30 »
+4
<a href="http://www.youtube.com/v/uXQkuxQBsPA&fs=1" target="_blank" class="new_win">http://www.youtube.com/v/uXQkuxQBsPA&fs=1</a>

 ::)(yvr) ::)  gözlerim döndü döndü bir oldu  ninja
« Son Düzenleme: 25 Aralık 2013, 00:17:54 Gönderen: FilmsizKalma »
kapıyı aralık bırakın :)
Hey, Jude, don't make it bad..

Sponsor Linkleri
     

27 Şubat 2014, 00:38:16Yanıtla #61

Çevrimdışı Coulers79

  • eTüccar Puanı: (9)
  • Forum Müdavimi
  • *****
  • İleti: 6.538
  • Cinsiyet: Bay
  • Beğeni: +4269
Şiirler - Taşlıcalı
« Yanıtla #61 : 27 Şubat 2014, 00:38:16 »
+2
Eyvahlar olsun! Bu cihanın bir yanı yıkıldı,
Ölüm eşkıyaları Mustafa Han’ı yok ettiler.
Yüzünün güneşi battı, divanı dağıldı,
Osmanlı sultanını hile ile günaha soktular.

O savaş meydanlarının yiğidini adı geçtikçe çekiştirirlerdi,
Felek zamanın padişahını o iftiracılardan yana döndürdü.
Yalancının kuru iftirası ve gizli kini,
Gözyaşımızı akıttı, ayrılık ateşini yaktı.
 
O cani gibi cinayet işlemedi,
Canı, bela selinde boğuldu, erkânı dağıldı.
Keşke gözüm bu olup biteni görmeseydi,
Yazıklar olsun! Gözüm bu muameleyi ona layık görmedi.

Nurdan bir minare gibi ak giysilerle donandı,
Gönlü şevk ile gündüz gibi aydınlık idi.
Çiçek açmış bir ağaç gibi halka göründü,
Kulları bir gelincik tarlası gibi önünde yürüyorlardı.

Cihan Sultanı kızgınlığından ateşe dönmüş hâlde duruyordu,
Otağının çadırları karlı dağlara benziyordu.
Bedenlerle süslenmiş beyaz bir hisara benziyordu,
Yerinde duramayan güneş gibi el öpmeye yürüdü.

27 Nisan 2014, 11:28:33Yanıtla #62

Çevrimdışı Coulers79

  • eTüccar Puanı: (9)
  • Forum Müdavimi
  • *****
  • İleti: 6.538
  • Cinsiyet: Bay
  • Beğeni: +4269
Şiir önerileriniz
« Yanıtla #62 : 27 Nisan 2014, 11:28:33 »
+3
 İnsanın düşünenleri olmalı,
 Merak edenleri,
 Hesapsız kitapsız değer verenleri,
 Uzakta olunca özleyenleri,
 Sesini duyunca sevinenleri olmalı…

 Melih Cevdet Anday

02 Mayıs 2014, 01:04:08Yanıtla #63

Çevrimdışı illisionist

  • eTüccar Puanı: (19)
  • Forum Müdavimi
  • *****
  • İleti: 2.919
  • Cinsiyet: Bay
  • Beğeni: +1779
Ynt: Şiirleriniz ve Şiir önerileriniz
« Yanıtla #63 : 02 Mayıs 2014, 01:04:08 »
+4
Kendi yazdığım bir şiir, sizlerle paylaşmak istedim. Önce bu şiirin hikayesini anlatayım; Yıllar yıllar önce… amcamın kızı var, hem akrabalık hem de can ciğer arkadaşlık, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez. Amcamın kızı üniversiteye başladı, ne zaman gelse köyümüze hep biri var ağzında; Turan! Yat Turan, kalk Turan derken hiç tanımadığım bu kişiyi ben bile ezberledim artık….Bir gün camdan bir ağlama sesi duydum, uzandım baktım amcamın kızı. Hemen yanına gittim ne oldu dedim, dedim demesine de o hıçkıra hıçkıra ağlamaların ve kesik kesik kelimelerin arasında “Turan ölmüş” sözünü duyunca büyük bir şok geçirim. Şaka mı gerçek mi arasında sendelerken olayın detayları yavaş yavaş ağzından çıktı amcamın kızının. Meğer çocuk tatil için Marmaris’e gidiyor ve dönüşte trafik kazasında yaşamını yitiriyor. Aradan birkaç gün geçince şairliğimin de üstümde olduğu o zamanlarda o kişinin anısına bir şiir yazdım ve bunu amcamın kızına verdim ve bunu arkadaşlarıyla da paylaşmasını istedim. İşte bu şiirin anısı bu! Bu mübarek günde o arkadaşımıza Allah’tan rahmet diliyorum… 

Turan’ımıza
Niye gittin sen Turan
Deli çocuk Ebru’ya hayran
Hiç düşünmedin mi bizi
Geride bıraktın hüsran

Hani mühendis olacaktın
Sonra Ebru’yu alacaktın
Üç tane de çocuk yapıp
Saadeti bulacaktın

Hep Ankara’lıyım ben derdin
Menemeni sulu severdin
Ne kadar da neşesiz olsan
Güldürmesini hep bilirdin

Hani yirmi yıl sonra
Buluşacaktık Ankara’da
Acısını çıkaracaktık yılların
Hep beraber doya doya

Hani o buluştuğumuzda
Senin oğlanla benim kız da
Tanıyacaklar birbirlerini
Sevgili olacaklardı sonra da

Tatil diye gittin Marmaris’e
Sadece tatil olsa neyse
Ne kadar da yalvarsan vazgeçmiyor
Azrail vakit geldiyse

Şimdi bunlar hayal oldu
Bu şiiri yazarken gözlerim doldu
O vedasız gidişine
Seni tanımayanlar bile kahroldu

Belki gitmekte sen haklısın
Gittin diye unutuldun sanma sakın
 Aylar geçse yıllar geçse de
Sen hep kalbimizde olacaksın…
« Son Düzenleme: 02 Mayıs 2014, 21:56:02 Gönderen: illisionist »
"Akıllı kimdir? Herkesten öğrenen. Kuvvetli kimdir? Hırslarını yenen. Zengin kimdir? Halinden memnun olan."

10 Mayıs 2014, 19:20:13Yanıtla #64

Çevrimdışı Coulers79

  • eTüccar Puanı: (9)
  • Forum Müdavimi
  • *****
  • İleti: 6.538
  • Cinsiyet: Bay
  • Beğeni: +4269
Serzeniş: Hayat neden böyle?
« Yanıtla #64 : 10 Mayıs 2014, 19:20:13 »
+1
Ali'nin Sekiz Günü - Özür Dilerim Hayat

     Hayat neden bu kadar zalim? İnsanlar, insanlar neden bu kadar zalim? Yaşamak neden bu kadar zor ve bu kadar güzel ve vazgeçilmez? Peki insanların birbirlerini anlamamak için bu büyük çabası neden? Karım, karım bana çok kızıyor. Ona istediği gibi bir hayat sunamadığım için. İstediği gibi bir adam olamadığım için. Çocuklarım, çocuklarım da bana çok kızıyor. Onlara bilgisayar, elbise, ayakkabı, araba alamadığım için. Patronum, patronum sürekli alaycı bakışlarla beni izleyerek ne kadar işe yaramaz bir adam olduğumu, günün her saatinde bana hatırlatıyor. O da bana çok kızıyor. Çünkü ona çok para kazandıramadığım için. Dostlarım, arkadaşlarım, akrabalarım beni adam yerine bile koymuyorlar. Onlar da bana kızıyor, onların istediği gibi bir adam olmadığım için. Onları yemeğe götürmediğim için, onlara borç veremediğim için. Onlara ayak bağı olduğum için, onların eğlendiği gibi eğlenemediğim için. Devlet, devlette bana kızıyor. Daha çok vergi veremediğim için, arada bir ne oluyor diye sorduğum için. Yanlış partiye oy verdiğim için. Biliyor musun her tarafım kanıyor, acılar içindeyim. Çürüyorum...
     Onların istediği gibi bir adam olmak istiyorum, ama beceremiyorum. Dostlarıma, akrabalarıma, patronuma, karıma, çocuklarıma üzgünüm diyorum. Sizin istediğiniz gibi bir adam olamadığım için özür dilerim diyorum, duymuyorlar. Acılarımı, kederlerimi, sıkıntılarımı anlatıyorum dinlemiyorlar. Ben, ben bana yardım edin diyorum kaçıyorlar, gelin biraz konuşalım diyorum masayı terk ediyorlar. Ölüyorum ben diyorum ne zaman ölüceksin diye soruyorlar. Lütfen bana söyler misin? Ne oldu, bize ne oldu? Eskiden böyle değildi? Şimdi ne oldu? Neden insanların artık bir takım duyguları ve düşüncelere prim verecek zamanları yok? Neden bu kadar hızla koşuyorlar? Neden bir an bile olsa durup hayatı, insanın, evrenin anlamı üzerine düşünmüyorlar? Ben acılarımı, sıkıntılarımı, kederlerimi onlara anlatırken neden beni dinlemiyorlar? Benim bütün bu düşlerim, arzularım, hayata dairliğimden çığlığım onlara neden sahte geliyor, sahici gelmiyor, samimi gelmiyor? Neden, neden, neden söyle bana neden, neden? Ne olur bana yardım et, yardım et bana. Lütfen, lütfen. Neden beni bu halimle kabul edip aralarına almıyorlar? Neden beni sevmeleri için sürekli inanmadığım halde onların ilgisini çekip onlarla konuşmak zorundayım? Neden egom olmak zorunda? Neden onların arasında bencil olmak durumundayım? Neden varolabilmek için rekabet etmek zorundayım ha? Lütfen, lütfen bana yardım et. Bana hayatta yaşamanın sırrını söyle. Bak biliyorsan eğer, bana o yolu göster, lütfen. Çünkü ben artık yalnız yaşamak istemiyorum. Bana hayatta yaşayabilmem için güç ver. Neden ben hayatta yaşamayı beceremiyorum, lütfen bana yardım et! Lütfen...
« Son Düzenleme: 18 Ekim 2015, 07:34:10 Gönderen: Coulers79 »

10 Mayıs 2014, 19:25:39Yanıtla #65

Çevrimdışı hkapan

  • eTüccar Puanı: (18)
  • Kıdemli Üye
  • ****
  • İleti: 1.612
  • Cinsiyet: Bay
  • Beğeni: +508
Ynt: Şiirleriniz ve Şiir önerileriniz
« Yanıtla #65 : 10 Mayıs 2014, 19:25:39 »
+2
GİDERKEN 

Bilerek mi yanına 
almadın giderken 
başının yastıkta 
bıraktığı 
çukuru 
Güveniyordum 
oysa ben sevgimize 
vapur iskelesi 
ya da tren istasyonundaki 
saatin doğruluğu kadar 
Beni senin gibi 
bir de annem terk etmişti 
ki göbeğimde durur 
onun yokluğundan 
bana kalan 
çukur 

Sunay AKIN

03 Haziran 2014, 22:37:13Yanıtla #66

Çevrimdışı FilmsizKalma

  • eTüccar Puanı: (14)
  • Forum Müdavimi
  • *****
  • İleti: 7.492
  • Cinsiyet: Bay
  • Beğeni: +2019
Ynt: Şiirleriniz ve Şiir önerileriniz
« Yanıtla #66 : 03 Haziran 2014, 22:37:13 »
+5
Nâzım Hikmet Ran, Ustanın bugün ölüm yıl dönümü şiiri ile onurlandırmak istedim...


Memleketimden İnsan Manzaraları

İkinci Bölüm
I

Atlantiğin dibinde upuzun yatıyorum, efendim,
Atlantiğin dibinde
dirseğime dayanmış.
Bakıyorum yukarıya:
bir denizaltı gemisi görüyorum,
yukarıda, çok yukarıda, başımın üzerinde,
yüzüyor elli metre derinde,
balık gibi, efendim,
zırhının ve suyun içinde balık gibi kapalı ve ketum.
Orası camgöbeği aydınlık.
Orda, efendim,
orda yeşil, yeşil,
orda ışıl ışıl,
orda yıldız yıldız yanıyor milyonlarla mum.
Orda, ey demir çarıklı ruhum,
orda tepişmeden çiftleşmeler, çığlıksız doğum,
orda dünyamızın ilk kımıldanan eti,
orda bir hamam tasının mahrem şehveti,
mahrem şehveti efendim,
gümüş kuşlu bir hamam tasının
ve koynuna ilk girdiğim kadının kızıl saçları.
Orda rengarenk otları, köksüz ağaçları
kıvıl kıvıl mahlukları deniz dünyasının,
orda hayat, tuz, iyot,
orda başlangıcımız, Hacıbaba,
orda başlangıcımız
ve orda hain, çelik ve sinsi
bir denizaltı gemisi.
400 metroya kadar sızıyor ışık.
Sonra alabildiğine derin
alabildiğine derin karanlık.
Yanlız ara sıra
acayip balıklar geçiyor karanlığın içinde
ışık saçarak.
Sonra onlar da yok.
Artık dibe kadar inen
kat kat kalın sular kati ve mutlak
ve en dipte ben.
Ben, upuzun yatıyorum, Hacıbaba,
upuzun yatıyorum dibinde Atlantiğin
dirseğime dayanmış,
bakıyorum yukarlara.
Avrupa Amerika' dan Atlantiğin yüzünde ayrıdır
dibinde değil.
Gazgemileri gidiyor yukarda, çok yukarda, birbiri peşi sıra.
Omurgalarının altını görüyorum,
omurgalarının altını.
Dönüyor keyifili keyifli pervaneleri.
Dümenleri ne tuhaf suyun içinde
İnsanın tutup tutup kıvırası geliyor.
Köpekbalıkları geçti gemilerin altından,
karınlarını gördüm
ağızları da orda.
Gemiler şaşırdılar birdenbire,
herhalde köpekbalıklarından değil.
Denizaltı gemisi bir torpil attı, efendim
bir torpil.
Gemilerin dümenlerine baktım:
telaşlı ve korkaktılar.
Gemilerin omurgalarında imdat arar gibi bir hal vardı,
gemiler bir bıçak darbesinden en yumuşak yerini
karnını saklamak isteyen insanlara benziyorlardı.
Denizaltılar birden üç oldular, derken, altı, yedi, sekiz.
Gazgemileri düşmana ateş açarak
insanlarını ve yüklerini suya döküp saçarak
batmaya başladılar.
Mazot, gaz, benzin,
tutuştu yüzü denizin.
Bir alev deryasıdır şimdi yukarda akan,
yağlı ve yapışkan
bir alev deryası efendim.
Kıpkızıl, gömgök, kapkara,
arzın ilk teşekkülü hengamesinden bir manzara.
Ve denizin yüzüne yakın suyun içi allak bullak.
Köpürüp, dağılıp parçalanmalar.
Yukardan dibe doğru inen gazgemisine bak.
Gece uykuda gezenler gibi bir hali var:
lunatik.
Geçti kargaşalığı,
girdi deniz dünyasının cennetine.
Fakat durmadan iniyor.
Kayboldu ıslak karanlıkta.
Artık baskıya dayanamaz, parçalanır.
ve direği, efendim, bacası yahut
nerdeyse yanıma düşer.
Yukarda insanla dolu denizin içi.
Bir tortu gibi dibe çöküyorlar
tortu gibi çöküyorlar, Hacıbaba.
Baş aşağı, baş yukarı,
uzanıp kısalıyor, bir şeyler aranıyor kolları bacakları.
Ve hiçbir yere, hiçbir şeye tutunamadan
onlarda iniyorlar dibe doğru.
Birden bire bir denizaltı düştü yanıbaşıma.
Parçalanmış bir tabut gibi açıldı köprüüstü kaportası
ve Münihli Hans Müller dışarı çıkıverdi.
39 ilkbaharında denizaltıcı olmadan önce
Münihli Hans Müller
Hitler hücum kıtası altıncı tabur
birinci bölük
dördüncü mangada sağdan üçüncü neferdi.
Münihli Hans Müller
üç şey severdi:
1-Altın köpüklü arpa suyu
2-Şarkı Prusya patatesi gibi dolgun ve beyaz etli Anna.
3-Kırmızı lahana.
Münihli Hans Müller için
vazife üçtü:
1-Çakan bir şimşek
gibi mafevke selam vermek.
2-Yemin etmek tabancanın üzerine.
3-Günde asgari üç çıfıt çevirip
sövmek sinsilelerine.
Münihli Hans Müller'in
kafasında, yüreğinde, dilinde üç korku vardı:
1-Der Führer.
2-Der Führer.
3.Der Führer.
Münihli Hans Müller
sevgisi, vazifesi ve korkusuyla
39 ilkbaharına kadar
bahtiyar
yaşıyordu.
Ve Vagneryen bir operada do sesi gibi heybetli
Şarki Prusya patatesi gibi dolgun ve beyaz etli
Anna'nın
tereyağı ve yumurta krizinden şikayet etmesine
şaşıyordu.
Diyordu ki ona:
-Bir düşün Anna,
yepyeni bir manevra kayışı takacağım,
pırıl pırıl çizmeler giyeceğim ben.
Sen beyaz ve uzun entari giyeceksin,
balmumundan çiçekler takacaksın başına.
Tepemizde çatılmış kılıçların altından geçeceğiz.
Ve mutlak
hepsi erkek 12 çocuğumuz olacak.
Bir düşün Anna,
tereyağı, yumurta yiyeceğiz diye
top, tüfek yapmazsak eğer
yarın 12 oğlumuz nasıl muharebe eder?

Münihlinin 12 oğlu muharebe edemediler
çünkü doğamadılar,
çünkü henüz, efendim, Anna'yla zifaf vaki olmadan önce
bizzat harbe girdi Hans Müller.
Ve şimdi 41 sonbaharı sonlarında
dibinde Atlantiğin
benim karşımda durmaktadır.
Seyrek sarı saçları ıslak,
kırmızı sivri burnunda esef,
ve ince dudaklarının kıyılarında keder.
Yanı başımda durduğu halde
yüzüme çok uzaklardan bakıyor,
İnsanın yüzüne nasıl bakarsa ölüler.
Ben biliyoum ki, o bir daha görmeyecek Anna'yı,
ve artık bir daha arpa suyu içip
yiyemeyecek kırmızı lahanayı.
Ben bütün bunları biliyorum, efendim,
ama o bütün bunları bilmiyor.
Gözü bir parça yaşlı,
silmiyor.
Cebinde parası var,
çoğalıp eksilmiyor.
Ve işin tuhafı
artık ne kimseyi öldürebilir
ne de kendisi ölebilir bir daha.
Şimdi şişecek birazdan,
yükselecek yukarıya,
sular sallayacak onu
ve balıklar yiyecek sivri burnunu.

Ben
Hans Müller'e bakıp, Hacıbaba, bunları düşünürken
yanımızda peyda oluverdi
Liverpul Limanından Harri Tomson.
Gazgemilerinden birinde serdümendi.
Kaşları ve kirpikleri yanmıştı.
Gözleri sımsıkı kapalıydı.
Şişman ve matruştu.
Bir karısı vardı Tomson'un:
tavan süpürgesi gibi bir kadın,
tavan süpürgesi gibi, efendim, zayıf, uzun, titiz, temiz
ve tavan süpürgesi gibi münasebetsiz.
Bir oğlu vardı Tomson'un:
altı yaşında bir oğlan, Hacıbaba,
tombul mu tombul, pembe beyaz, sarı papa mı sarı papa.
Tuttum Tomson'un elinden.
Açmadı gözlerini.
"-Vefat ettiniz" dedim.
"-Evet " dedi, "İngiliz imparatorluğu ve hürriyeti için:
Canım isterse, harp içinde bile Çörçil'e sövmek hürriyeti
ve canım istemese de aç kalmak hürriyeti uğruna.
Fakat değişecek hürriyette bu son bahis,
harpten sonra artık işsiz ve aç kalacak değiliz.
Planı hazırlıyor Lordlarımızdan biri.
Adalet: ihtilalsiz.
Ben İngiliz İmparatorluğu'nu dağıtmaya gelmedim, dedi Çörçil.
Ben de ihtilal çıkarmaya gelmedim:
buna Kenterburi başpiskoposu
bizim tredünyonun reisi
ve karım razı değil.
Ay bek yur pardın.
İşte bu kadar,
nokta, son."
Sustu Tomson.
Ve ağzını açmadı bir daha.
İngilizler fazla konuşmayı sevmezler,
hele hümoru seven ölü İngilizler.

Tomson' la Müller'i yanyana yatırdım.
Şiştiler yan yana,
yan yana yükseldiler yukarı doğru.
Balıklar Tomson'u afiyetle yediler,
fakat dokunmadılar ötekisine,
Hans'ın etiyle zehirlenmekten korktular anlaşılan.
Hayvan deyip geçme, Hacıbaba,
sen de hayvansın ama
akıllı bir hayvan...
kapıyı aralık bırakın :)
Hey, Jude, don't make it bad..

03 Haziran 2014, 22:38:59Yanıtla #67

Çevrimdışı FilmsizKalma

  • eTüccar Puanı: (14)
  • Forum Müdavimi
  • *****
  • İleti: 7.492
  • Cinsiyet: Bay
  • Beğeni: +2019
Ynt: Şiirleriniz ve Şiir önerileriniz
« Yanıtla #67 : 03 Haziran 2014, 22:38:59 »
+7

Ne Güzel Şey Hatırlamak Seni
kapıyı aralık bırakın :)
Hey, Jude, don't make it bad..

03 Haziran 2014, 23:19:53Yanıtla #68

Çevrimdışı hakanatik01

  • eTüccar Puanı: (21)
  • Forum Müdavimi
  • *****
  • İleti: 12.896
  • Cinsiyet: Bay
  • Srebrenitsa
  • Beğeni: +5038
Ynt: Şiirleriniz ve Şiir önerileriniz
« Yanıtla #68 : 03 Haziran 2014, 23:19:53 »
+7
:y :y  :y Yaşa sen filmsizkalma ; +5'te eklemek gerek foruma bazen +1'lemek yetmiyor..


51 sene oldu bugün hala vasiyeti yerine getirilemedi lafa gelincede büyük devletiz,asarız,keseriz.... :X :X

Yoldaşlar, nasip olmazsa görmek o günü,
ölürsem kurtuluştan önce yani,
alıp götürün
Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni.

Hasan beyin vurdurduğu
            ırgat Osman yatsın bir yanımda
ve çavdarın dibinde toprağa çocuklayıp
kırkı çıkmadan ölen şehit Ayşe öbür yanımda.

Traktörlerle türküler geçsin altbaşından mezarlığın,
seher aydınlığında taze insan, yanık benzin kokusu,
tarlalar orta malı, kanallarda su,
ne kuraklık, ne candarma korkusu.

Biz bu türküleri elbette işitecek değiliz,
toprağın altında yatar upuzun,
            çürür kara dallar gibi ölüler,
toprağın altında sağır, kör, dilsiz.

Ama bu türküleri söylemişim ben
                     daha onlar düzülmeden,
duymuşum yanık benzin kokusunu
traktörlerin resmi bile çizilmeden.

Benim sessiz komşulara gelince,
şehit Ayşe'yle ırgat Osman
çektiler büyük hasreti sağlıklarında
belki de farkında bile olmadan.

Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,
- öyle gibi de görünüyor -
Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni
ve de uyarına gelirse,
tepemde bir de çınar olursa
taş maş da istemez hani...
« Son Düzenleme: 03 Haziran 2014, 23:21:04 Gönderen: hakanatik01 »
ya rab bir hilal uğruna ne güneşler batıyor

03 Haziran 2014, 23:44:57Yanıtla #69

Çevrimdışı ElisaMcCline

  • Yönetici
  • eTüccar Puanı: (66)
  • Forum Müdavimi
  • *****
  • İleti: 35.761
  • Gargamel
  • Beğeni: +12634
Ynt: Şiirleriniz ve Şiir önerileriniz
« Yanıtla #69 : 03 Haziran 2014, 23:44:57 »
0
Teker teker gelin yahu :D